Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler: Şiir
HAZIRLIK
Zihniyet
nedir?
Zihniyet,
bir dönemdeki sosyal, siyasî, İdarî, adlî, askerî, dinî güçlerin, sivil toplum
örgütlerinin, ticarî hayatın, eğitim etkinliklerinin birlikte oluşturdukları
ortam ve bunların hiçbirine indirgenemeyen duygu, anlayış ve zevk bütünüdür.
Bir başka deyişle zihniyet, bir toplumun ya da kültürün bireylerinin duyuş ve
düşünüşteki birlikteliğidir.
Sanat eserleri yazıldığı
dönemin izlerini taşır. Sanatçılar da bir sosyal çevre içerisinde yaşarlar ve
içinde bulundukları sosyal kültürel olaylardan etkilenirler. Bundan dolayı
eserlerinde yaşadıkları dönemin zihniyetini yansıtırlar. Bir eseri incelerken o
eserin yazıldığı dönemi ve sanatçının özelliklerini göz önünde bulundurmak
gerekir.
Zihniyet denince aklımıza
neler gelmeli? Kısaca söyleyelim.
Zihniyet denince aklımıza
dönemin,
sosyal ve siyasi olayları
kültürü
sanat zevki
insanlar arası ilişkileri
bilimsel ve teknik düzeyi
sürdürülen yaşama biçimi
eğitim anlayışı
gelecek kaygısı
inanç sistemleri gelmelidir.
“Tema” kavramının anlamını sözlük ve değişik
kaynaklardan öğreniniz.
Tema nedir?
Bir sanat eserinin merkezinde yer alan
temel duygu ve düşünce demektir.
Konu ile tema birbirinden farklıdır. T
ema, bir yazıda işlenen görüş veya düşünceye denir. Konu ise bir yazıda temanın
sınırlandırılması, daha somut hâle getirilmesidir. Öyleyse bir metin veya
yazıda tema genel, konu ise temaya göre daha özeldir. Tema soyut bir düşünce,
konu ise bu soyut düşüncenin daraltılarak somut hâle getirilmesidir. Örneğin
“sevgi, ölüm, ayrılık…” birer temadır. Bu somut kavram ya da düşünceler metinde
somutlaştırıldığında konuyu oluşturur, konu hâline gelir. Örneğin “Sevginin
toplum yaşamındaki yeri, ölüm duygusunun Türk şiirindeki yansımaları” birer
konudur.
Edebî söz sanatları ve imge kavramı hakkında
bilgiler derleyiniz.
Lale Devri ve İstiklal Savaşı yıllarındaki
sosyal, kültürel ve siyasi ortam hakkında bilgi edininiz. Sınıfa bu dönemlere
ait edebî metinler getiriniz.
Lâle Devri’nde Sosyal ve Kültürel Hayat
Lâle Devri, Osmanlı Devleti’nde, 1718 yılında Avusturya ile imzalanan
Pasarofça Antlaşması ile başlayıp, 1730 yılındaki Patrona Halil isyanı ile
sona eren dönemdir. Bu dönemin padişahı III. Ahmet, sadrazamı Nevşehirli Damat
İbrahim Paşa’dır. “Zevk ve sefâ" devri olarak bilinir. Adını, o dönemde
İstanbul'da yetiştirilen ve zamanla ünü dünyaya yayılan lale çiçeklerinden
alır. Bu dönem gerileme dönemine dahil olmaktadır.
Lale Devri’nde savaş yapılmamış, kültürel ve sosyal etkinliklere daha çok
önem verilmiştir. Bu dönemde ilk matbaa kurulmuş, Avrupa devletlerinde ilk
elçilikler açılmış, Batı'nın mimari ve süsleme sanatları ilk kez
uygulanmıştır. Lale Devri’nin en büyük nakkaşı Levnî'dir.
Lale Devri, başta padişah ve çevresi olmak üzere İstanbul halkı için bir
eğlence dönemi olarak dikkat çeker. İstanbul’un ormanlık alanlarında ve boğaz
kıyılarında gezinti yerleri yapılmış, buralarda birçok kültür etkinliği
yapılmıştır. Sandallarla Boğazın serin sularında romantik turlar moda haline
gelmiştir. Şiire büyük bir önem verilmiştir. Dönemin en büyük şairi Nedim’dir.
İstanbul insanının o dönemdeki günlük yaşamı, zevkleri ve sosyal ilişkileri
Nedim'in şiirlerinde açıkça görülmektedir.
Lale Devri, Osmanlı Devleti'nin eğlence ve sanata aşırı harcamalar
yaptığını ve fetihlerin durduğunu öne süren Patrona Halil adındaki bir yeniçeri
komutanının çıkardığı ayaklanma ile sona ermiştir.
İstiklal Savaşı Yıllarında Sosyal ve Kültürel Hayat
Osmanlı Devleti'nin çöküş sürecini hızlandıran I. Dünya Savaşı 20. yüzyılın
başında geniş bir coğrafyaya yayılmış ve nihayet 1920’lerin başında Osmanlı Devleti
de savaşa dâhil olmuştur. Sevr Antlaşması ve sonrasında Mondros Mütarekesi ile
siyasi gücünü iyice kaybeden Osmanlı, artık Batılı devletlerin parsellediği
bir toprak parçası haline gelmiştir.
istiklal Savaşı öncesinde İstanbul halkı büyük bir ümitsizlik içindeydi.
Padişah, İstanbul'un işgal edilmesiyle tamamen İngilizlerin kontrolü altına
girmiş, işgal güçlerinin izni olmadan hiçbir faaliyet hatta hiçbir yazışma
yapılamaz olmuştu. Böyle bir ümitsizlik ortamında Mustafa Kemal gizlice
Anadolu’ya geçerek halkı mücadeleye hazırlamış ve işgale karşı savaşlar
başlamıştır.
Savaş yıllarında İstanbul'da çeşitli düşünce akımları
önem kazanmış, bunlardan en çok Türkçülük ve İslamcılık etkili olmuştur. Halk
bir yandan Kurtuluş Savaşı’nın heyecanını duyarken bir yandan da ekonomik
sıkıntılar yaşamaktadır. Bu dönemin yazarları, eserleriyle halkı Milli
Mücadele’ye motive etmiştir. Devlet kurumları işlevini yitirmiş olsa da
toplumda güçlü bir kaynaşma ve mücadele duygusu hakim olmuştur. Bu birlik
anlayışının oluşmasında edebiyat önemli bir görev üstlenmiştir.
Ahenk ve ritim kelimelerinin anlamlarını
bularak defterinize yazınız.
Ahenk kelimesi “uyum”
anlamına gelmektedir.
Edebiyattaki anlamı: Kelimelerin
birbiriyle ses ve anlam bakımından etkileyici bir bütün olması
Ritim: Bir dizede ya
da müzikte ses tekrarından doğan ahenktir. Ritim sağlamada ölçü ve duraklar
önemli yer tutar.
Şiirde ahengi sağlayan ses ve ritim unsurlarının başında ölçü, uyak,
redif, aliterasyon ve asonans gelir.
Derste
kullanmak üzere İstanbul’dan bahseden bir haber yazısı ve bir coğrafya metni
getiriniz.
Sınıfa Türk edebiyatının farklı dönemlerine
ait şiir metinleri getiriniz.
Cahit Sıtkı Tarancı, Âşık Veysel, Arif Nihat
Asya, Mehmet Emin Yurdakul, Cahit Külebi ve Dadaloğlu’nun hayat, eserleri,
fikirleri hakkında bilgiler toplayınız.
Halk şiiri, divan şiiri, modern şiir, serbest
şiir, saf şiir vb. şiir anlayışları hakkında araştırma yapınız.
Bir şiiri,
yapboza benzetirsek şiiri meydana getiren parçalar neler olur? Bu parçalar
şekil ve anlamca bir araya gelerek bir bütünü nasıl oluşturur? Sözlü olarak
ifade ediniz.
“Bir mıh bir
nal, bir nal bir at, bir at bir kahraman, bir kahraman bir ordu, bir ordu bir
ülke kurtarır.” sözünden hareketle parçaların, bir bütünü oluşturmada nasıl
bir işleve sahip olduğunu açıklayınız.
Şiirlerde
çoğunlukla ele alınan konular nelerdir?
✓ “Şiir sırrın dilidir.” sözü ne anlama gelmektedir? Yorumlayınız.
Bilimsel
dil, hukuk dili, tıp dili gibi söz gruplarından ne anlıyorsunuz? Bunların
günlük konuşma dilinden farklılıkları nelerdir?
“Şarkı
söylemek - sohbet etmek, dans etmek - yürümek, fotoğraf çekmek - resim yapmak”
eşleştirmelerinde verilen eylemler arasında ne gibi benzerlik ve farklılıklar
vardır? Sözlü olarak ifade ediniz.
Gelenek ne
demektir? Gelenekle taklit arasındaki fark nedir? Resim, müzik, mimari, şiir
gibi alanlarda gelenekten söz edilebilir mi? Nasıl? Açıklayınız.
çooook sağoll :)
YanıtlaSilçoğu sorular yok ama “Bir mıh bir nal, bir nal bir at, bir at bir kahraman, bir kahraman bir ordu, bir ordu bir ülke kurtarır.” sözünden hareketle parçaların, bir bütünü oluşturmada nasıl bir işleve sahip olduğunu açıklayınız. gibi
YanıtlaSilasd
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilbune yhaa çoğu yok :7 nese saolun genede eyvllah
YanıtlaSilçoğusu yok beğenmedim :( neredeyse hepsini kendim yapmak zorunda kaldım
YanıtlaSilyarısı yok arkadaş buneya
YanıtlaSil